Reklamasyon faturası, satışı gerçekleştirilen mal veya hizmetin yeterli özellik, nitelik, kalite ve belirlenen standarda uygun olmaması nedeniyle alıcı ve satıcının uzlaşarak belirlediği yeni duruma uygun olarak, alıcı tarafından düzenlenen belgedir. Satışı yapılan malın evsafına uygun olmaması veya kusurlu olmasından dolayı ortaya çıkan reklamasyon adı verilen fiyat indirimleri, bir çok sektörde sıkça karşılaşılan bir uygulamadır.
Reklamasyon Bedelinin Gider Yönünden Değerlendirilmesi
Reklamasyon gideri olarak isimlendirilen ödemeler satılan veya ihraç edilen ürünlerin, istenen nitelikleri taşımaması sipariş koşullarına uymaması siparişlerin belirlenen sürelerde karşılanamaması gibi çeşitli nedenlerle yapılan geri ödemelerden veya alıcı tarafından ödenmeyeceği bildirilen tutardan kaynaklanmaktadır.
Satıcı firma tarafından yapılan ödemeler veya alıcı firma tarafından ödenmeyeceği bildirilen tutarlar doğrudan doğruya ilgili kurum açısından gider niteliği kazanmakta ve bu itibarla kurum kazancından indirilmesi kabul edilmektedir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken, söz konusu reklamasyon giderlerinin yapılan işin mahiyetine, ticari teamüllere uygun olması ve muvazaanın olmamasıdır.
Gelir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde; Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğu; İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu, hükmüne yer verilmiştir.
Bir masrafın genel gider kapsamında gider yazılabilmesi için; harcamanın yapılmış olması, harcama ile iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağı bulunması, giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete dahil edilecek giderlerden olmaması ile harcamanın işin önemi ölçüsünde yapılmış olması gerekmektedir.
Vergi idaresinin reklamasyon gideri konusundaki genel yaklaşımı; Yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması, Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun tevsik edici belgelerle belgelendirilmesi, şartıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmasının mümkün olacağı yönündedir.
Reklamasyon Bedeli Faturasının KDV Karşısındaki Durumu
Yurtiçi Satışlarda Reklamasyon Bedeli Faturasının KDV Karşısındaki Durumu
3065 sayılı KDV Kanununun Kanunun "Teslim ve Hizmet İşlemlerinde Matrah" başlıklı 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği; (24/c) maddesinde de vade farkı , fiyat farkı , faiz , prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 35 inci maddesinde de malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği hüküm altına alınmıştır.
Katma değer vergisine tabi bir mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak ortaya çıkan vade farkı, faiz, fiyat farkı ve mahiyet olarak bunlardan farklı olmayan kur farkları Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca vergiye tabi işlemin matrahına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Dolayısıyla, ilgili mal veya hizmet bedelinin uzantısı niteliğinde olan söz konusu unsurlara, ilgili mal veya hizmetin tabi olduğu oranda KDV uygulanması (teslim veya hizmet KDV'den müstesna ise bu unsurların da istisna kapsamında değerlendirilmesi) gerekmektedir.
Satışı yapılan malların evsafına uygun olmaması veya kusurlu olmalarından dolayı ortaya çıkan reklamasyon adı verilen fiyat indirimleri matrahta değişiklik meydana getirdiği için Kanunun 35 inci maddesi gereğince işlem yapılacaktır. Alıcı tarafından reklamasyon bedeline ilişkin olarak düzenlenecek faturalarda, reklamasyonun ilgili olduğu teslim veya hizmet ifasının tabi olduğu oranda katma değer vergisi hesaplanmalıdır.
İhracatta Reklamasyon Gideri Faturasının KDV Karşısındaki Durumu
Reklamasyonun ihracı gerçekleştirilen mallarla ilgili olarak ortaya çıkması halinde, ihraç edilen mallar Kanunun (11/1-a) maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olduğundan, yurt dışındaki alıcı tarafından düzenlenecek fatura veya ilgili ülke mevzuatına göre fatura yerine geçen belgelerdeki reklamasyon bedeli üzerinden katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.
Ancak, yurt dışındaki alıcıdan bu tür bir belgenin alınamadığı durumda ihracatçı firmanın, yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal etmesi ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belgeyi de ispat vesikası olarak kullanılması mümkündür.
İhracatçının Reklamasyon Faturasını Alt Firmaya Yansıtmasının KDV Karşısındaki Durumu
Satışı yapılan malların evsafına uygun olmaması veya kusurlu olmalarından dolayı ortaya çıkan reklamasyon adı verilen fiyat indirimleri matrahta değişiklik meydana getirdiği için Kanunun 35 inci maddesi gereğince işlem yapılacaktır. Alıcı tarafından reklamasyon bedeline ilişkin olarak düzenlenecek faturalarda, reklamasyonun ilgili olduğu teslim veya hizmet ifasının tabi olduğu oranda katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde; yurt dışı alıcı tarafından ihracatçı firma adına düzenlenen reklamasyon bedeli faturasının, ihracatçı firma tarafından ihraç ettiği ürünleri satın aldığı alt firmaya yansıtılmasında KDV kanununun 35 inci maddesine göre işlem yapılacağından, ihracatçı tarafından reklamasyon bedeline ilişkin olarak düzenlenecek faturalarda, reklamasyon bedeli üzerinden, reklamasyonun ilgili olduğu teslim veya hizmet ifasının tabi olduğu oranda ayrıca katma değer vergisi hesaplanacaktır.
Örnek: İhracatçı (A) firması, imalatçı (B) firmasından satın aldığı baskılı tişörtleri, Almanya mukimi (X) şirketine ihraç etmiştir. İmalatçı (B) firması tişörtlerin baskısını, fason baskı hizmeti veren (C) firmasına yaptırmıştır.
Almanya mukimi İthalatçı (x) firması tişörtleri teslim aldıktan sonra tişörtlerin bir kısmında baskının soluk renkte olduğunu, istenen evsafta olmadığını gerekçe göstererek ihracatçı (A) firması ile uzlaşarak reklamasyon bedeli faturası düzenlemiştir.
Bu durumda, uzlaşmak kaydıyla, sırasıyla ihracatçı (A) firması imalatçı (B) firmasına imalatçı (B) firması da fason imalatçı (C) firmasına reklamasyon bedeli faturasını yansıtabilecektir.
Almanya mukimi ithalatçı (X) firması KDV’siz fatura düzenleyecek, ihracatçı (A) ve imalatçı (B) firmalarının düzenlediği reklamasyon bedeli yansıtma faturalarında ürünün tabi olduğu oranda KDV hesaplanacaktır.
İhraç Edilen Ürünlere İlişkin Reklamasyon Bedeli Faturasının KDV İadesine Etkisi
Mal veya hizmet ihracı nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyerek iadesi talep edilebilecek KDV tutarının hesabında, reklamasyon/fiyat farkı/ceza/iade bedelleri sonucu matrahta meydana gelen değişiklik sonrası mal veya hizmet bedeli esas alınacaktır.
Reklamasyon İşlemlerinin Belgelendirilmesi ve Tevsiki
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Türkçe Tutma ve Türk Parası Kullanma Zorunluluğu” başlıklı 215 nci maddesinde; bu kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının zorunlu olduğu, aynı kanunun “İspat Edici Kağıtlar” başlıklı 227 inci maddesinde ise kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu, hükme bağlanmıştır.
Vergi kanunlarımız uyarınca bir belgenin geçerli olabilmesi ve ispat edici bir vesika olarak kabul edilebilmesi için kanunda öngörülen şartları taşıması zorunludur.
Yurtdışındaki kişi ve kuruluşlardan belge alan firmaların bu belgeleri yasal defter kayıtlarında göstermeleri halinde, belgelerde yazılı bedellerin düzenlendiği tarih itibariyle Merkez Bankası’nca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek kayıtlarda gösterilmesi gerekmektedir.
Türk Vergi Mevzuatımızın belge ve kayıtların tevsiki konusundaki katı tutumu karşısında, özellikle ihracat yapan firmalar önemli sorunlar ile karşılaşmaktadırlar.
Ekonomik gelişme halinde olan ülkemizde ihracatın artırılabilmesi için ihracatçı firmaların yurtdışında reklam hizmeti, komisyon ve reklamasyon giderleri yapmaları normal ve mutad olup bu ödemelerin her zaman Vergi Usul Kanunda belirtilen türde belgelerle tevsikinin mümkün olmadığı bilinen bir gerçektir.
Bu durumda, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesi uyarınca vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğu, hükmü göz ardı edilmemelidir.
Kanaatimizce reklamasyon giderlerinin tevsikinde önemli olan husus; ticari kazancın tespitinde dikkate alınması gereken giderlerin, yasal değeri olan belgeler ile ispatlanıyor olmasıdır. Zira bu konuda Danıştay tarafından verilen kararda (4.Daire 1999/2832 E.2000/1044 K.) ; Reklamasyon bedelleri için yapılan gider kaydına esas belgelerin gerçeği yansıtmadığı yolunda bir tespit yapılmadan sadece ispat edici vesika aranmasının yeterli olmayacağı, belge düzenine uygun olmaması nedeniyle gider kaydının reddinin kabul edilemeyeceği, hükmüne varmıştır.
İhracatta İthalatçı Firmadan Alınan Credit Note-Debit Note (alacak ve borç notu) Belgesinin Tevsik Edici Olup Olmadığı
Alacak ve borç notu (credit note-debit note), uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilebilmektedir.
Bu konuda, Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 28/09/2020 tarihli özelgede; “..Bu bakımdan ilgili ülke mevzuatına göre geçerli bir belge olması ve bu durumun gerektiğinde ispatı şartıyla, yurt dışındaki firmanın düzenleyeceği "debit note"un kayıtların tevsiki açısından ispat edici belge olarak kullanılması mümkündür. Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir.” Açıklamasına yer vermiştir.
Turizm Acenta ve Operatörlüğü Yapan Firmaya Yurt Dışındaki Turizm Operatörleri Tarafından Reklamasyon, Kickback vb. Fatura Düzenlenmesi
Türkiye’de turizm acenta ve operatörlüğü yapan tam mükellef bir firma Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan talep ettiği özelgede; yurt dışındaki turizm operatörleri vasıtasıyla gelen turistlere konaklama tesisi temin etme, konaklama tesisine transfer, tur hizmetleri verdiğini, söz konusu hizmetleri önceden anlaşılmış teknik ve fiziki koşullar dahilinde yapmakta olduğunu, ancak muhtelif zamanlarda aksaklıklar yaşanması, istenilen koşuların sağlanamaması nedeniyle hizmet alan turistlerin şikayetlerine bağlı olarak yurt dışı operatör firma tarafından yapılan araştırmalar neticesinde, reklamasyon, kickbak vb. adlarla fatura düzenlendiği, bazı faturaların geçmiş döneme ait olduğu belirtilmiş ve bu faturaların giderleştirilip giderleştirilemeyeceği, hangi dönemde giderleştirileceği sorulmuştur.
Konuya ilişkin olarak Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı 15.06.2020 tarihinde verdiği özelgede özetle;
Yurt dışı operatörler tarafından önceki yıllarla ilgili olsa da cari yıl içinde faturalandırmak suretiyle kesinleşen, ticari faaliyet ile ilgili olup sözleşme kapsamında reklamasyon, kickback vb. adlar altında katlanılan giderler,
- Yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması (GVK 40/1 md)
- İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlardan olması (GVK 40/3 md)
- Şirketin, ortakların, yöneticilerin ve çalışanların kusurundan kaynaklanmaması (KVK 11/1-g md)
- Vergi Usul Kanununa uygun tevsik edici belgeler ile belgelendirilmesi,
Şartıyla kurum kazancının tespitinde dönem gideri olarak dikkate alınabileceği yönünde görüş vermiştir.
Nokta YMM
Kaynakça;
1- İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü tarafından verilen 62030549-125[6-2016/464]-38875 sayılı özelge, (https://www.verginet.net/dtt/11/ozelge-2019-2)
2- 11/08/2012 tarihli ve 746 sayılı İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge,
3- 28/09/2020 tarihli ve 70280967-105-E.83060 sayılı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge,
4- Danıştay, 4. Daire 1999/2832 E.,2000/1044 K. “İçtihat Metni”,
5- 15/06/2020 tarihli ve 88521 sayılı Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge,